Medya TV Ekonomi Memur-Sen Hakem Heyeti'ne Başvurmaktan Vazgeçti!

Memur-Sen Hakem Heyeti'ne Başvurmaktan Vazgeçti!

Memur-Sen, 2026 ve 2027 yıllarını kapsayan toplu sözleşme zam süreciyle ilgili karar değiştirdi. Genel Başkan Ali Yalçın, "Hakem Heyeti'ne başvurmayacağız. Tavsiyemiz hakeme bizim değil, hükümet tarafının gitmesidir," dedi.

Kamuda çalışan yaklaşık 4 milyon memur ve 2,5 milyon emekli memuru kapsayan 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri, anlaşmazlıkla sonuçlandı. Hükümetin son teklifinde 2026 için yüzde 11 ve yüzde 7, 2027 için ise yüzde 4 ve yüzde 4'lük zam artışları önerildi. Ancak Memur-Sen, hükümetin sunduğu zam oranlarının beklentilerinin çok altında olduğunu belirterek, taleplerini karşılayacak bir çözüm bulunamadığını ifade etti. Memurlar, ilk yıl için yüzde 88, ikinci yıl içinse yüzde 46 zam talep etmişti.

Görüşmelerde anlaşma sağlanamayınca Memur-Sen, başlangıçta kararı Hakem Heyeti'ne taşımayı planladığını duyurdu. Ancak akşam saatlerinde alınan yeni bir kararla, bu tavır değiştirildi. Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, yaptığı açıklamada, "Hakem Heyeti'ne başvurmayacağız. Tavsiyemiz hakeme bizim değil, hükümet tarafının gitmesidir" dedi.

Yalçın, sürecin ilerleyişiyle ilgili şu ifadeleri kullandı: "Hakem Kurulu'na güvenmiyoruz. Sonuç alabilmek için elimizden geleni yaptık. İnisiyatif hükümettedir, bizim için atılacak adım kalmadı. Daha üç günümüz var, mücadele devam edecek."

Ali Yalçın'ın açıklamalarında şu ifadeler yer aldı:

"Memur-Sen olarak tekliflerimizi sunduğumuz 24 Temmuz'dan bu yana, kamu görevlilerinin birikmiş sorunlarını çözmenin, adaleti ve hakkaniyeti sağlamanın, çarpık ücret skalasını düzeltmenin; kısacası anlaşıp uzlaşmanın sağlanması gereken yerin toplu sözleşme masası olduğunu ısrarla ifade ettik. Ancak kamu işveren heyeti, memurun sesine kulağını, emeklinin mağduriyetine de gözünü kapatmıştır. Sendika yasamızın olumsuzluklarını, süremizin darlığını ve çözüm bekleyen konuların çokluğunu sürekli tekrarlamamıza rağmen, teklif diye açıklanan rakamlarda ne adalet ne de denge vardı. Dertlerimize deva olmayan, sorunları çözmek bir tarafa memurun umudunu daha da kıran bütün teklifleri reddettik, yok saydık ve kabul etmedik.

Hiç kimse, sebebi olmadığımız sorunların sahibi olmamızı bizden bekleyemez. Onun için bu tekliflerin altına imzamızı atmadık. Her yönüyle samimi, kararlı ve şeffaf bir mücadele yürüttük. Emeğin hakkını savunma noktasında önemli bir irade ortaya koyduk. Yasanın bize tanıdığı süre içerisinde tüm sınırları zorladık. Örgütlü gücümüzü eylemliliğimize dönüştürdük, hakkımızı almak için meşru olan her yolu denedik. Seksen bir ilde basın açıklamaları, Çalışma Bakanlığı önünde açıklama, on bir sendikamızın her birinin Ankara’da farklı noktalarda açıklamaları ve eylemleri, sosyal medya gündemini altı gün boyunca ilk sırada tutarak bu konuda kamuoyunun gündemini belirledik. Yüz binlerce kamu görevlisinin katılımıyla, başta ulaşım hizmetleri olmak üzere bütün sektörlerde Türkiye genelinde iş bıraktık, hayatı durdurduk.

Memur, emekli hayat bulsun diye hayatı durdurduğumuzu bütün Türkiye biliyor ve milletimiz bize destek verdi. Ankara’da sıcağın altında yirmi beş bin emekçinin coşkulu katılımıyla sendika tarihinin en büyük mitingini gerçekleştirdik. Ardından Maliye Bakanlığı’na yürüdük, “Hak, emek, adalet” diyerek bir kez de Maliye Bakanlığı önünden haykırdık.

Bu zorlu süreçte dirayetini yitirmeden, ağustosun bunaltıcı sıcağında her gün meydanlara koşan, nöbet çadırlarında bu anlamda halka meselemizi anlatan üyelerimize, teşkilatımıza, onlara liderlik eden genel yönetimimize, genel başkan yardımcılarımıza, genel başkanlarımıza, tüm lider kadromuza ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Biz emeğimiz, ekmeğimiz, geleceğimiz için üretimden gelen gücümüzü kullanıp iş bırakırken, bazı işgüzar yöneticilerin eylem kırıcılık yapmasına da üyelerimiz aldırmadı ve Ankara’da yirmi beş bin kişi ile en yüksek perdeden hakları için sesini yükseltmiş oldu. Bu dönem sendikal mücadeleyi bir adım daha ileri taşıdık. Bundan önceki toplu sözleşme süreçlerinde masada bulunan konfederasyonlar arasında sosyal diyalog arayışımız provoke edilmişti. Bu dönem süreç başlamadan masada bulunan üç konfederasyon başkanı ile bir araya geldik, süreç içerisinde iletişim halinde olduk, bakanla ortak görüşme gerçekleştirdik, yetersiz tekliflere ortak tepki verdik, ayrı meydanlarda da olsa aynı itirazı yükselttik. Buradan Sayın Önder Kahveci ve Sayın Orhan Yıldırım’a teşekkür ediyorum.

Keşke uzlaşma olmuş olsaydı da bugün buradan Maliye Bakanı ve heyet başkanı Sayın Bakan’a da teşekkür edebilseydik.

Kamu görevlilerinin haklı taleplerini çözmeye yönelik bütün girişimlerimiz, ortaya koyduğumuz irade ve milyonların itirazı kamu işvereni tarafından görmezden gelinmiştir. İlk oturumu 28 Temmuz’da iyi niyetle başlayan süreç, tekliflerimizin sunulmasından bugüne, yirmi sekizinci gününde uzlaşmazlıkla sonuçlanmıştır. Biz, pazarlığın sürmesi ve uzlaşının sağlanması için elimizden geleni yaptık."

KAYNAK: HABER MERKEZİ

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *