28 Ekim 2025
İstanbul
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
15°
Haberler Politika PKK’nin Çekilme Açıklamasına Dervişoğlu'ndan Yanıt: "Bunlar Kendilerini Feshetmemiş miydi?"

PKK’nin Çekilme Açıklamasına Dervişoğlu'ndan Yanıt: "Bunlar Kendilerini Feshetmemiş miydi?"

Müsavat Dervişoğlu, PKK'nın Türkiye'den çekilme beyanını 'gösteriş' ve 'vazgeçiş yok' diye nitelendirip kampların, Meclis'teki yansımaların akıbetini sorguladı.

Terör örgütü PKK, Türkiye sınırları içindeki bazı güçlerini geri çekeceklerini, faaliyetlerini durdurduklarını ve “medya savunma alanları”na çekildiklerini duyurdu. Bu beyan, kamuoyunda hem sevinç hem de derin kuşkular yarattı ve siyasi aktörleri hızlı bir tepki vermeye zorladı.

“Kim çekiliyormuş efendim? Bunlar kendilerini feshetmemiş miydi? PKK kendisini kapatmamış mıydı? Bundan önceki süreçlerde bunu konuşmadık mı? 30 tane eşkıya silah yaktığında ‘bütün bu işler tamamlanmıştır’ türünden bir genel kanaat oluşturmaya çalışan insanları bu konuyla ilgili uyarmamış mıydık? Kendisini kapatmışsa şayet nereye çekiliyor? Kapatma göstermelikse bu çekilmenin ne şekilde tanımlanması gerekiyor diye üzerinde düşünmek lazım. Buna sebep olanlar da bu devleti yönettiğini zannedenler. En başından beri uyarıyorum. Bana bir kişi çıksın söylesin, desin ki; ‘Bu adamlar şu emellerinden vazgeçti, bu hedeflerinden vazgeçti. Bunlar Cumhuriyet'in yapısıyla, vatandaşlık tanımıyla, dil birliğiyle olan husumetlerini ortadan kaldırdı’. Bunların sergilemiş oldukları bir vazgeçiş yoktur. Ayrıca birisi bana yine açıklasın, bunların demokratik yol ve yöntemlerle hukuk zemini oluşturarak o bahsettikleri siyasi entegrasyonla temin etmeye çalıştıkları şeyin 50 yıldır silahla temin ettiği şeyden olan farkını açıklasın.”

"Irak’ın kuzeyine çekildiğini söyleyen PKK’lı teröristler, Meclis'e gelip siyaset mi yapacaklar?" sorusu üzerine de konuşan Dervişoğlu; "Nereye kadar geçebileceklerini göreceğiz. Milletin bunun ne kadarına müsaade edeceğini göreceğiz. Bu tartışmaların toplumu nereye taşıdığını göreceğiz" yanıtını verdi.

“Medya savunma sınırları ne demek? Bazı adamlar var laf söylediğinde tefsiri gerekiyor. Medya savunma sınırları dediğimiz, TBMM’nin tezkere çıkararak teröre karşı kendi güvenliğini temin etmek üzere belirlediği alanlar ve Türk Silahlı Kuvvetleri emniyet birimleriyle birlikte orada yapmış oldukları operasyonlarla terör faaliyetlerini minimize ettiler. Şimdi medya savunma sınırları demek suretiyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin müdahale alanlarını mı daraltmak istiyorlar?

Terör örgütü artık kendini feshettiğini söyleyemez, söylese de kimseyi inandıramaz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti şöyle bir soru sorsa; madem ki bunlarla oturuyor mademki İmralı’ya gidip teşviki mesaide bulunuyor. Onlara sorun: Mahmur Kampı ne olacakmış mesela? Terörün kuluçka merkezleri ne olacakmış? Sadece Suriye'nin kuzeydoğusundaki o Suriye Demokratik Güçleri ya da işte PYD-YPG yapılanmasını söylemiyorum. Irak’ın kuzeyinde ne olacakmış? O kuluçka merkez niteliğini taşıyan kampların durumu ne olacakmış? Bütün bunların tamamına toptan bir bakışla yaklaşmayı becerememenin sonucudur bugün başımıza gelenler"

"SİYASİ MANEVRA ALANI OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILIYOR"

"Peki bunu nasıl yapıyorlar? Irak'ın bir terör bölgesinde ya da rahat hareket ettikleri bir bölgede basın toplantısı yaparak. Ellerinde en gelişmiş Amerikan silahları var. Bu süreç başladığında, ‘PKK silah bırakacak’ diye milleti kandırmaya çalıştıkları dönemde de söyledim. Amerika Birleşik Devletleri’nin verdiği silahları, Türkiye’ye kim ve hangi saikle teslim edebilir? Burada bir siyasi manevra alanı oluşturulmaya çalışılıyor. Sanki sözünü tutmaması muhtemel bir devlet var; Türkiye Cumhuriyeti Devleti.

Ama sürecin devamı için verdiği bütün sözleri tutan ve herhangi bir sorumluluk söz konusu olmasın diye de ona göre söylem geliştiren bir terör örgütü var. Ayrıca o terör örgütünün siyasi uzantısı da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, Cumhuriyet’in değerlerinden Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine, Cumhuriyet’in banisi Mustafa Kemal Atatürk’e örtülü cümlelerle hakaret yağdırıyor. Türkiye’nin üniter devlet yapısını tartışmaya açıyor, Türkiye’nin değerlerini tartışmaya açıyor, yasal düzenlemeler zemininde de PKK’ya Türkiye’de siyaset yapmasının önünü açabilecek birtakım girişimlere öncülük ve önderlik ediyor. Türkiye Cumhuriyeti’ni yönettiğini zannedenler de bütün bunlara kurdukları komisyon masalarında komisyonculuk yapıyorlar. Türkiye bütün bu olanları tecrübe etmemiş bir ülke midir ki pişirip pişirip aynı düzlem içerisinde karşımıza getiriyorlar."

"Terör örgütü siyasi entegrasyon diyerek ne istiyor? Suriye'nin kuzey doğusunda Suriye Demokratik Güçleri ya da işte ya PYD-YPG denen ordulaşmış silahlı örgütlerin Suriye'ye entegrasyonuna benzer bir entegrasyon mu yapacaklar? Ya da şöyle mi düşünüyorlar entegrasyon derken; PKK denen cani terör örgütü Suriye'de kurguladıkları ve planladıkları gibi nasıl olsa ABD’nin eğittiği ve donattığı bir yapı, Türk Silahlı Kuvvetlerine mi entegre olacak? Onların suç işlememiş olanları da TBMM’de siyaset mi yapacak? Saçmalık şurada, örgüte üye olmak başlı başına bir suç zaten. Suça karışmamış örgüt üyesi olmak da başlı başına bir aymazlık. Bunları hangi çerçevede düşünüp kamuoyuyla paylaşıyorlar ya da koca koca saraylarda görev yapanlar bu görüş ve düşünceleri tahkim edecek söylemi nasıl geliştiriyorlar anlamış değilim."

"Böyle bir şeyi daha önceden tarih kaydetmemiş olduğu için nasıl yapılacağını belirleme imkanına kimse sahip olamaz. Ama burada bir şey var. Bu iş Türkiye için bir güvenlik sorunuydu, örgüt ile onun siyasi uzantısı parti tarafından siyasal zemine taşındı. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti’ne 50 senedir kurşun sıkan örgütün başı bir barış güvercini gibi bu iktidarı yönetenler tarafından büyük Türk milletine sunulmaya kalkışıldı. İşin en kötü tarafı şu: ‘PKK eşittir Öcalan o da eşittir Kürtler’ denkleminin gerçek anlamda Kürtlere vereceği zarar benim endişemin temel kaynağı. Onun için ben kendi adıma ‘Ben şartel değilim beni kimse indirip kaldıramaz ben bu ülkenin sigortasıyım’ diyorum her fırsatta. Çünkü onların varlıkları, huzurları, mutlulukları da benim için önemli."

"Bunlar eşleştirildiğinde dilimizden, kökenimizden ötürü bize ırkçılık suçlaması yapıldı. Bu kadar basit mi, bu ülkeyi yönetenler bu gerçekleri görmüyorlar mı? Bütün bunların merhale merhale, adım adım yaşama geçirilmek üzere planlanmış senaryolar olduğunu idrak etmiyorlar mı? Ne demiştik? Türk milletinin değerlerini tartışma konusu yapacaklar. Tartışılıyor bugün.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş felsefesini tartışmaya açacaklar ve bugün baktığınızda kuruluş felsefesi tartışılır hale geliyor. Türkiye'deki anayasal düzeninin sorgulanmasına vesile olabilecek satırbaşlarını açacaklar bu komisyonda. Bir mesafe elde edip etmemeleri çok önemli değil. Önemli olan, bu büyük milletin kurduğu Cumhuriyet’in tartışılmazlarını tartışmaya açmak ve bir güvenlik sorunu olan terör belasını siyasal zemine taşımak amaçları dedik. İşte bugün muvaffak oldular ve dolayısıyla da Türkiye’nin başındaki belanın acilen tedbir alınmaması halinde daha da büyümesini muhtemel kılabilecek adımlar attılar. Onun için ben yine de bu büyük milletin, bütün bu olup bitenlere seyirci kalmayacağının altını çiziyorum ve herkesi aklını başına almaya davet ediyorum"

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *