Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuveyt, Katar ve Umman ziyaretlerinin ardından dönüş yolunda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunurken, DEM Parti’nin Diyarbakır’da düzenlediği Öcalan yürüyüşüne dair ilk kez konuştu.
Söz konusu yürüyüşte polis ile DEM Partililer arasında arbede yaşanmış, ardından bir partili megafonla yaptığı açıklamada polis için “düşman” ifadesini kullanmıştı. Bu açıklama muhalefet çevrelerinde büyük tepki toplamıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuyla ilgili soruya yanıt verirken şu ifadeleri kullandı:
“Doğrusu DEM Parti’den bu tür bir yaklaşım olmasını istemezdim. Bu hafta sonuna kadar zannediyorum DEM heyetini kabulümüz olacak, bu konuları masaya yatıracağız. DEM heyetinin bu anlayış içerisinde olduğunu da düşünmüyorum, düşünmek de istemiyorum.”

Erdoğan, partisinin “Terörsüz Türkiye” hedefini vurgulayarak, ülkenin barış ve birlik atmosferini zedeleyecek her türlü girişime karşı olduklarını belirtti.
“Türkiye artık terörsüz bir döneme girdi diye düşünürken, bu tür olayları Diyarbakır’dan duymak doğrusu beni üzdü. Bir an önce barışın, huzurun ve kardeşliğin egemen olduğu bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edelim.”
"BİLGİ BELGE GELİYOR ÇALIŞMALARIMIZI YAPIYORUZ"
"Halihazırda devam eden, kamuoyunda Aziz İhsan Aktaş davası olarak bilinen Beşiktaş Belediyesi'ne yönelik bir dava var ve iddianamesi hazırlandı. Yüzlerce sayfalık iddianamede savcının öyle tezleri var ki; hakikaten tarihe bir kara leke olarak geçecek iddialar… Süregelen bir davayla ilgili yorumunuzu sormayacağım ama şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, bu mevzuyla ilgili normal şartlar altında bir özeleştiri getirmesi gerekirken, ki normali bu herhalde diye biliyorum, fakat sizi ve AK Parti’yi hedef alıyor. Sizi yargılama tehdidinde bulunuyor. Bu konuyla ilgili bir düşüncenizi, yorumunuzu almak istiyorum" sorusuna Erdoğan şu yanıtı verdi:
"Biliyorsunuz bunların düşünce yapısı hala Yassıada. Halbuki Yassıada, Yaslıadaydı. Biz o adayı Demokrasi ve Özgürlükler Adası yaptık. Neymiş, iktidara gelirlerse AK Partilileri yargılayacaklarmış. Bu faşizan zihniyetten hala kurtulamadılar. Burada “arsız hırsız, ev sahibini bastırır'” sözü var ya bunlar şimdi aynen bunu oynuyorlar. Milletim artık CHP'yi gayet iyi tanıyor. Bunların “cambaza bak” siyasetini çok iyi biliyor. Her zaman için 'adalet yerini bulsun, kim ne yaptıysa hesabını hukuk önünde versin' dedik. Ama bunlar bunu hala anlayamıyor. Hem milletin paralarından kuleler yapacaksın, belediyeleri hırsızlıkların, yolsuzlukların, rüşvet, irtikap suçlarının odağı yapacaksın, hem de yargı bunun hesabını sormak için harekete geçtiğinde tehditler savunacaksın. Yok böyle 25 kuruşa simit. Böyle saçmalık olur mu? CHP'li belediyelerde yaşananlar deliller, ispatlar, bizzat CHP'lilerin itiraflarıyla ortaya konulmaya başlandı. Kendileri söylüyor. Sayın Özel'in tehditleri “minareye kılıf hazırlama” gayretidir, başka bir şey değil. Beşiktaş'la ilgili söylediğiniz kişi zaten malum. Değişik yerlerden değişik şekilde birçok belge, bilgi çıkıyor. Biz kendimizden eminiz, kendimize güvenimiz sonsuz ve çalışmalarımızı da bununla ilgili yapıyoruz. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, artık affınıza sığınıyorum, lağım patladı, milletim yaşananları görüyor."
Erdoğan, ayrıca savaş uçakları Eurofighter alımına ilişkin de bilgi verdi. Erdoğan şuları ifade etti:
“Irak ve Suriye'de neden bulunduğumuzu artık cümle alem biliyor. Ama Cumhuriyet Halk Partisi hala, biz oralarda niye varız, bunu öğrenemedi. Sıkıntı burada. CHP, bu meselenin parti meselesi olmayıp memleket meselesi olduğunu da bir türlü anlayamadı. Ama bu gelişmeler zannediyorum CHP'nin de bunu anlamasına yarayacak. Çünkü tabandan onlara da ciddi bir baskı geleceğine inanıyorum. Suriye'de, Irak'ta yürütülen mücadele, sadece teröre karşı bir mücadele değil, aynı zamanda Türkiye'nin bekasına karşı oynanan oyunu bozma operasyonudur. Bunun da neticelerini aldığımıza inanıyorum. Kaldı ki istikrarsızlığın yaşandığı yerlerde dikkat edelim, terör örgütleri palazlanır. Biz onlara asla bu fırsatı vermememiz lazım. CHP yönetimi, sınırlarımızın ötesindeki tehlikeleri bertaraf etmemizden neden rahatsızlık duyduklarını çıkıp açıklamalı. Elbette biz, Türkiye’nin güvenliğini CHP’liler rahatsız olacak diye riske atamayız. Eurofighter konusuna gelince biz burada şu anda iki ülke ile görüşme yürütüyoruz. Biri Katar, diğeri Umman. Şimdi bu görüşmeleri ben de yaptım. Savunma Bakanım, Dışişleri Bakanım, onlar da bu temasları gerçekleştirdiler. Bu görüşmeleri bundan sonraki süreçte de yürütecekler. Bunları süratle bir sonuca bağlayarak, inşallah Hava Kuvvetlerimizi çok daha güçlendirelim istiyoruz. Bu uçakların alımıyla birlikte Hava Kuvvetlerimiz çok daha güçlü hale gelecektir.”
"İstanbul, Ankara, Bursa ve İzmir başta olmak üzere büyükşehirlerde ciddi bir su sıkıntısı yaşanıyor ve bu konuyla ilgili kamuoyunda belediyelerin yetersiz kaldığı yönünde eleştiriler vardı. Bu konuyla ilgili bu tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Hükümet olarak bir çözüm planınız var mı?" sorsuna da Erdoğan şu yanıtı verdi:
"Kuraklık doğal bir gerçektir, ancak kuraklığa karşı tedbir almamak bir yönetim zafiyetidir. Bugün yaşanan tablo, işte o ihmallerin sonucudur. Belediyecilik, billboardlara slogan asmakla, sosyal medyada poz vermekle, algı oluşturmakla yapılmaz. Ben buna yabancı değilim. Çünkü İstanbul'a Belediye Başkan Adayı olduğum zaman İstanbul aynen bu sıkıntıları yaşadı. Hatırlayın çöp, su, altyapı sorunları vardı. Şu anda aynı noktaya yeniden geldik. İş başa düştüğü zaman, biz vatandaşımızı susuz bırakamayız. Devlet Su İşlerine bu konuda gerekli talimatı verdik. “Her an hazır olun” dedik. Şu anda bunun çalışmalarını yapıyoruz. Barajlardaki doluluk oranları her ne kadar ciddi manada bir düşüş seviyesine geldiyse de biz DSİ olarak elimizden geleni yapıyoruz. Geçmişte Van'da olduğu gibi Ankara'da olduğu gibi İstanbul'da olduğu gibi bu çalışmaları yaparız. Biz o zaman barajları devreye sokmakla kalmadık, yeni barajlar inşa ettik. Mevcut barajları da devreye aldık. Örneğin; İstanbul'a Melen'den su aktardık. Bununla kalmadık, Anadolu yakasından Avrupa yakasına denizin altından borularla su naklettik. Bunları yapan iradeyiz biz. Yani tribünden futbol maçı seyretmiyoruz. Gereken neyse bunu yapıyoruz, yine yaparız, yine yapacağız. Projeler üretiyoruz, çözümler üretiyoruz ve bununla ilgili de adımları her an atıyoruz. Şu anda ifade ettiğiniz gibi gerçekten Ankara, Bursa, İstanbul her an su sıkıntısını yaşıyor ve yaşamaya doğru da gidiyor. Ama biz halkımızı buralarda Allah'ın izniyle susuz bırakmayız."