CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Silivri'de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ile bir araya geldi. Duruşma sonrası gerçekleşen bu sürpriz buluşma, siyasi kulislerde merak uyandırdı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel:
"Duruşmasını takip ettik. Ardından da hem kendisini hem de çok sayıda belediye başkanımızı, belediye meclis üyesi, bürokrat arkadaşlarımızı ziyaret ettim Silivri'de. Tabii çok sayıda basın mensubu arkadaşımız duruşmayı takip etti.
O detaylar mutlaka haberleşiyor. Ama kendi adıma şunu söylemeliyim. Olayları ilk andan itibaren doğrudan yaşayan, takip eden yaşananları kamuoyuna uygun bir dille mümkün olduğunca en yalın bir şekilde anlatmaya çalışan Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı olarak ben Ekrem Başkan'ın tarihsel süreci içinde anlattığı olayları peşi sıra dinlediğimde ben dahi ya unutuyoruz bunların bazılarını.
Normalleşiyor bazı şeyler... Ama bu kadar da olur mu? Bunları unutmamak lazım, unutturmamak lazım. Bu kadar da düşman hukuku olur mu? Bu kadar da haksızlık olur mu?
Bu kadar vicdansızlık olur mu? Bu kadar kötülüğü nerede biriktirmiş bunlar? Türkiye'de bu kadar kötülüğü, bu kadar kini öğreten ne bir kreş var, ne ilkokul, ne Anadolu Lisesi, ne İmam Hatip Lisesi. Bu kadar kötülüğü, bu kadar fenalığı, bu kadar kini nerede büyütmüşler?
Nerede organize ediyorlar? Bunları hem hayata geçiriyorlar hem sonra eve gidip eşlerinin, çocuklarının yüzlerine nasıl bakıyorlar diye gerçekten çok üzüldüm
Çok bu kadar büyük bir kötülükle muhattap olmanın, tamam işin mağdur tarafındayız. Bu şükredilecek bir şey. Bu kadar kötülüğün fail tarafında olsam gerçekten bir zamanlar Sayın Erdoğan'ın yakında bunlar birbirinin yüzüne bakamayacak, çocuklarının gözüne bakamayacak deyip de bugün geldiğimiz noktada olmazdık.
Bu işin mağduru olmaktan daha kötüsü faili olmaktır. Çünkü o zaman arabasını park eden komşunla yüz yüze geldiğinde ne diyeceğini bilemezsin herhalde bir şey ne yapıyorsunuz siz diyecek olsa. İlkokul öğretmenine ne diyeceksin mesela? Bunun faili olsan. Hiç olmazsa mağduruz.
Hiç olmazsa mağduruz. O yüzden bir diplomanın 32 yıl sonra parantez içine acele yazılıp Yüksek Seçim Kurulu'na verilebilir. Ne durumda veriliyor? Sadece Cumhurbaşkanı adaylığında veriliyor. Yani düşün ki bir başsavcı üniversiteye baskı yapıyor.
"Hadi diyor, acele diyor. YSK dahil birçok kuruma verilebilir" diyor falan. Bir görev vermişler beyefendiye. Ekrem İmamoğlu'nu Cumhurbaşkanı adayı yaptırmayacak. Hatırladık ahmak davasını. Süleyman Soylu yurt dışına gidip bizi şikayet edenler şikayet eden ahmak dedi. O da kazandığımız seçimi iptal ettirenler ahmak dedi. Yani Süleyman Soylu'ya "sensin o" dedi.
Yüksek Seçim Kurulu'na, efendim kurul halinde çalışan kamu görevlerine hakaret diye alıp oradan ceza verdiler. Niye? Siyasi yasak gelsin diye.
8000 tane bilirkişi var. Bunların içinden hep aynı adam tesadüfen çıkıyor. Bu aynı adam Ekrem Başkan'ın aleyhinde 10 raporlar yazıyor. "Neden hep bu aynı Satılmış?" diyor. Adamın adı Satılmış. Buradan bilir kişiye hakaret. Ya adama ismini söylemek hakaretse babası neden bu ismi koymuş? Anası niye koymuş? Neden Türkiye'de "Satılmış" diye bir ismi deftere kaydediyorsunuz? Cüzdan veriyorsunuz. Ehliyet veriyorsunuz. Üstünde "Satılmış" yazıyor. Adamın ağrına gitmiyor. 8000 tane bilir kişiden dön dolaş her dosyamızda aynı Satılmış dedi diye sen adama "Satılmış" dedin falan. Bunların hepsi şöyle bir şey. Çok büyük bir korkunun, çok büyük bir endişenin ifadesi.
İçeride üzerinde büyük bir mutabakatımız olduğu bir konuyu Ekrem Başkan mahkeme kayıtlarına da geçirdi. O da şudur: "Bir iktidar güçlüyken bunları yapmaz." Bu tükenmekte olduklarının son sayfaya geldiklerinin ispatıdır. Muhaliflerine zulmeden, muhalifini susturan, muhalifini hapseden, rakibinden korkup onun diplomasını iptal edenler bunu tükendikleri için, bittikleri için, sona geldikleri için, kaybettikleri için yapıyorlar. Biz bugün bununla ilgili bir duruşmayı daha burada takip ettik.
Bundan sonra bir an önce bu hani biz söyleyince gösterince ben biliyordum bu işin o gün biteceğini. Hani ahtapot ahtapot diyordu da gerçek ahtapotu gösterdik ya sonra bir daha denmez oldu. Turpun büyüğü diyorlardı ya daha artık söylenmez oldu. Çünkü turpun büyüğü dediği gün esas gizli tanığın çınarın gidip de ifade verdiği ortaya çıktı. Daha anında haberdar edildiği. Güya bir mahkeme var. Güya bir soruşturma var. Güya gizlilik var. Gizlilik bize var. Avukatlara var. Ama yandaş kanallara yok. Ve akıl almaz bir biçimde inanılmaz bir biçimde saldırmaya devam ediyorlar.
Cümle alem şahit ki hatta o açıklamaları yazan muhabir arkadaşlar, editörler sunan sunucu arkadaşlar şahit ki dünün yalanı bugün çürütülüyor.
Bugün yeni bir yalan uyduruluyor. Dünün yalanlarını tekrar edebiliyorlar mı arkadaşlar? 560 milyarlık yolsuzluğu, belediyenin bütün bütçesinin 490 milyar olduğu çıktıktan beri hani 1.200 tane cep telefonu, hani kasalardan çıkan paralar.
Ne çıktı sonra? Kasadan meğersem bir tek mermi çıkmış. Bir açıklama duydunuz mu? Kardeşim bu kasadan sadece beylik silahın mermisi çıkmış. Dolar görüntüsü? "E görüntü yoktu. Stok video kullandık" Ha o kasa kadar stok video kadar bir şey başına düşmesin de sana bir şey olmasın.
Sen düşünsene bunu senin kardeşine, senin babana, senin eşine yapılıyor. Evdeki kasadan mermi çıkıyor ruhsatlı tabancanın mermisi ama TRT ne yapsın? Stok video kullanıyor içinden dolar çıkan dev kasa görüntüsü. Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı'nın gizli kasası bulundu diyor. Kasayı AK Partili belediye başkanı almış. İçinden de belediyenin mührü çıkmış ama para görüntüsü. Nereden çıktı görüntü? Stok video diyor. Bu konuda bir özür duydunuz mu? Bir özür, bir özür duydunuz mu TRT'den? Diğer kanallardan akşamleyin bu stok görüntüleri kullanıp kullanıp haysiyet cellatlarından bir özür duydunuz mu? Milletimize bu kötülüğü şikayet ediyoruz. Anadolu'da olmayan bir kötülük. Köyümüzde mahallemizde beldemizde, ilçemizde, evimizde olmayan bir kötülük. Bu kadar kötülük Konya'nın uçsuz bucaksız tarlalarına ekilse aha da şu kadar, şu kadar çim vermez. Anadolu toprağı bu kadar kötülüğü büyütmez.
Neden alındığını bildiğimiz o başsavcının altındaki savcı ve bunlara bu talimatları verenler, bu siyasi operasyonu yönetenler. Bu kadar mı iktidara muhtaçsınız? Bu kadar mı iftiraya muhtaçsınız?
Bu kadar mı haksızlığa bel bağladınız? Bu kadar mı gerçeğiniz yok? Hadi hodri meydan gerçeği koyun. Cevabını veremediğimiz gerçeği koyun.
Çürütmediğimiz yalan olmayan bir şey koyun. Gerçekten bir para kasası gösterin ki içinde rüşvet parası olsun. Bir lira ispatlayamadılar. Bir lira. Ne diye çıktılar? Nereye vardılar? Onları buraya yollayanlar bulacaksınız demişler.
Kişi kendinden bilir ya işi. Gelip de arayanlar da bulacağız demişler. Kendini Türkiye'nin en iyi hukukçusu sanıyor ya Kara lekesin sen tarihe. Hem mesleğe hem bakanlığa hem memlekete Kara lekesiniz siz. Kara leke.
Ellerinizdeki pisliği, sizleri görevlendirenlerin size emanet ettiği pisliği tertemiz arkadaşlarımıza bulaştıramazsınız. Bulaştıramadınız. A o Ekrem Başkan'ın gömleği gibi.
Bu beyaz gömlek. Kirletemeyeceksiniz. Bu beyaz gömleklerinizi kirletemediniz. Kirletemeyeceksiniz. Ekrem Başkan'ın üstünde halen daha beyaz gömleğimi kirletemezsiniz dediği o gömlek var. Ne oldu bugün? Ne oldu? Allah kimseyi bugün o savcılık makamında oturan genç arkadaşın durumuna düşürmesin.
Ekrem Başkan anlattı, anlattı, anlattı. Sonra sordu bu mu ya?" dedi. Bu mu? Bu mu?" Kıpkırmızı olmuş. Kıpkırmızı Ekrem Başkan'dan gözünü kaçıramadı. Kaçırdığı ilk anda bilgisayar açtı onunla çalışmaya başladı.
İki sayfalık iki sayfalık mahkemeden talebinizde ne onun adı? Mütaalanızın iki sayfalık mütaalanızda en sonunda Ekrem Başkan cezalandırılsın diyorsunuz ya. Ekrem Başkan her şeyi anlattı. Döndü baktı. Ben kürsüden daha kısalabilen bir savcı bugün gördüm. Mümkün olsa içinden gidip fır Çağlayan Adliyesi'ne yeraltından gidecekti.
Ya ne diyeyim ya? Onun da bir anası var. Babası var. Çocuğu var. Yüzüne bakacak. Bu çocukları bu hale getirmeyin ya. Oluru var mı bilmiyorum ama varsa gelsin Akın Gürlek kendi otursun. Gelsin kendi otursun. Nelerin altına imza attırıyorsunuz? Neler yazdırıyorsunuz? Neler yaptırıyorsunuz? Sonra karşınıza böyle çıkınca kürsüde kaybolan savcı.
Biz Türkiye ben devlet fikrine inanan bir adamım arkadaşlar. Ben devlet fikrinin sahibi bir insanım. Devlet parasız yatılı sınavıyla 10 yaşından beri devlet okuttu, büyüttü beni.
Devletin savcısı bu hale düşmez. Düşmez. Yazıklar olsun bu gencecik insanları işte o özel mülakatlarla alıp özel tayin edip özel görevlendirip özel siyasi vazifeler verip bu hale düşürenlerle Ben yargılayanların yargılandığı yargılananı yargıladığı bugünü unutmam. Kimse unutmasın.
(Soru:: Sayın Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde Sayın İmamoğlu ile bir görüşme gerçekleştirdi. Daha sonrasında da İmamoğlu'nun sosyal medya hesabından görüşmenin Cumhuriyet Halk Partisi için olumlu, parti içi dayanışmayı arttıracak bir görüşme olduğu söylendi. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz efendim o görüşmeyi?)
Parti içi dayanışmayı arttıracak her görüşme olumlu görüşmedir. Ekrem Başkan'ın altını çizdiği de o görüşmeden sonra bir gün boyunca sosyal medyada bir sürü yalanlar üretilmişti.
Böyle efendim Ekrem Başkan demiş ki mitingler zayıf oluyor siz de katılsan falan. Bugün gazeteci arkadaşlar sordular Ekrem'e. "Mitingler nası"l diye muhteşem mitinglerden memnuniyetini ifade ediyor.
Dedi ki o gece söylenen o trollerin yazdığı her şey yalan. Doğru olan benim Genel Başkanımızın yapması gereken bir şey var.
O kurultayı yapan kişi kendisi çünkü partinin o anki iktidarı o.
Talebiyle yöneten kişi de benim. Benden talep etti. Ben o kurultayda bir şaibe görmedim.
Siz gördünüz mü? Genel Başkan da demiş ki “Olur mu ben video çektim ve kurultayın tertemiz olduğunu kimsenin lekeleyemeyeceğini söyledim. ”
Ekrem Bey de bundan büyük memnuniyet duymuş. Bunu herkes bir daha duysun istiyor Ekrem Bey. Çünkü ben burada televizyonlarda partimin böyle haksızca tartıştırılmasına, önceki genel başkanımızın böyle eleştirilmesini işte niye bir şey demiyor diye
Genel Başkan da demiş ki "mahkemeye gitmem. Zaten bir yıl önce de" çektim.
Ekrem Bey diyor ki genel başkanın yönettiği ve talep edip de bana yönettirdiği benim divan başkanı olduğum kurultayda sonrasında bütün delegelerle bir daha geldik 1170 oyla delegeler bunu geçerli oyların tümünü vererek bir kez daha irade tazelediler.
Halen daha biz bu haldeyken partinin iktidara yakın müzahir ya da iktidarın lehine kullanılan birtakım kanallarda bu anlamda tartıştırılmasından duyduğu rahatsızlığı ifade ediyor.
Ekrem Başkan ile Kemal Bey'in görüşmesi zaten olması gereken bir görüşmedir.
E ben en son dün Babalar Günü'nde görüştüm. Her fırsatta görüşüyoruz Kemal Bey ile. O isterse ben istersem Burada hiçbir sorun yok. Mesele birtakım Cumhuriyet Halk Partisi'nin karışmasından menfaat uman kişilerin ve onların parti içinde kullandırdık kullandıkları aparatların verdiği hasar bu hasar olmasın istiyor.
Ben zaten bu yapılan işlerin sonuç odaklı değil süreç odaklı olduğunu partiyi tartıştırmak için olduğunu görüyoruz. Bu kadar ağır yükümüz, derdimiz, tasamız, mücadelemiz, yasımız varken öyle üç beş tane soytarıya zaten papuç bırakmayız."