31 Mart 2024 yerel seçimleri öncesinde TV yorumcusu Rasim Ozan Kütahyalı’nın İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında sarf ettiği ağır ifadeler, yargıya taşındı. Ancak Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı, Kütahyalı hakkında yapılan şikâyet başvurusunu değerlendirerek “kovuşturmaya yer yok” kararı verdi.
Kütahyalı’nın Tepki Çeken Sözleri
Rasim Ozan Kütahyalı, 31 Mart seçimlerine günler kala Lider Haber ekranlarında yaptığı değerlendirmede, CHP’nin resmî Cumhurbaşkanı adayı olan İmamoğlu hakkında şu ifadeleri kullanmıştı:
“Ekrem İmamoğlu, risk alarak söylüyorum, her türlü şerefsizliği yapıyorsun. Adam satın alma, adam kayırma, paralar dağıtma...”
Kütahyalı bu sözlerinde ayrıca, CHP’li delegelere rüşvet verildiğini öne sürmüş ve “Devletten de korkmam, gider açıklarım” diyerek iddialarını kamuoyuna taşımıştı.
Vatandaş CİMER’e Şikâyet Etti, Savcılık Soruşturma Başlattı
Bu sözlerin ardından bir vatandaş, 28 Mart 2024 tarihinde CİMER üzerinden şikâyette bulunarak, Kütahyalı’nın İmamoğlu’na hakaret ettiğini belirtti. Şikâyet üzerine Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakaret suçundan resen soruşturma başlatıldı.
Ancak 15 Mayıs’ta verilen savcılık kararında, Rasim Ozan Kütahyalı’nın sözlerinin, İmamoğlu’nun kamu göreviyle doğrudan ilgili olmadığı belirtildi. Bu nedenle, söz konusu ifadelerin “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçu değil, sadece şikâyete ve uzlaşmaya tabi “basit hakaret suçu” kapsamında değerlendirilebileceği kaydedildi.
Savcılık ayrıca, Ekrem İmamoğlu’nun bu konuda doğrudan bir suç duyurusunda bulunmadığına da dikkat çekerek, şikâyet yokluğu nedeniyle dosyanın takipsizlikle sonuçlandığını açıkladı.
Aynı Sözler İçin 60 Bin TL Tazminat Cezası Kesilmişti
Öte yandan, aynı sözler nedeniyle İmamoğlu’nun açtığı tazminat davası daha önce karara bağlanmıştı. İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi, 5 Aralık 2024 tarihli kararında, Kütahyalı’nın Ekrem İmamoğlu’na 60 bin TL manevi tazminat ödemesine hükmetmişti.
Rasim Ozan Kütahyalı’nın avukatı ise müvekkilinin sözlerinin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, yorumlarının kamuya mal olmuş bir figür hakkındaki siyasi değerlendirme olduğunu savunmuştu.