Gazeteci Fatih Altaylı, YouTube kanalında yaptığı bir açıklamada kullandığı ifadeler nedeniyle "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla gözaltına alınmış, ardından çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Altaylı’nın tutuklanması kamuoyunda büyük yankı uyandırırken, birçok gazeteci, sanatçı ve siyasetçi konuyla ilgili tepkilerini dile getirdi.
İlber Ortaylı Sessizliğini Bozdu
Tarihçi ve akademisyen Prof. Dr. İlber Ortaylı da sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla Altaylı'ya destek veren isimler arasına katıldı. Ortaylı, hükümete yakın çevrelerden gelen bazı açıklamalara da tepki göstererek kamu görevindeki kişilerin bu tarz söylemlerde bulunmasının kabul edilemez olduğunu belirtti.
Ortaylı'nın açıklamasının tamamı şu şekilde:
"Sevgili dostum Fatih Altaylı’yla uzun yıllardır sık sık programlar yapıyoruz. Zaman zaman bir araya geliriz. Çok az siyaset konuşmuşuzdur. O zaten her zaman gazeteci olmayı tercih etmiştir. Bir konuda kendisine olan hayranlığımı açıklamak zorundayım, bunu herkesin bilmesi gereklidir: Bir konuyu ele aldığı zaman okumayı yapar, sorgulamayı yapar, doğru dürüst tartışır. Ehliyetsizce, kulaktan dolma bilgilerle veya sloganlarla program yapan bir sunucu veya programcı zaten bizim ülkemizde pek sevilmez. Altaylı, Türk toplumunda yaptığı işi iyi yapmaya çalışan nadir insanlardandır.
Sözü uzatacak değilim; Fatih Altaylı gibi ciddi gazeteciler, alanında donanımlı olan kişiler, bugün tüm dünyada azalıyor. Ortalık; yarı cahiller, istihbarat örgütlerine çalışırken “şıklık olsun” diye uyduruk haber yapanlar ya da Amerikan “think tank” kuruluşlarında, Beyaz Saray’ın keyfine göre sözde bilgi toplayan ve taraflılığı tarafsız yorum diye yutturmaya çalışan kişilere benzeyenlerle doludur.
Bu bakımdan ciddi habercilik yapan, siyasi gruplara girmeden siyaseti inceleyen kişiler de her toplum için bir ihtiyaç.
Hükümetin yakın çevre bürokrasisinde görevli olduğu hâlde, medyada Altaylı için “suyun ısındı” diye mesaj atan kişinin memuriyetle ilgisini ve ciddiyetini kavrayamadım. Bunu devlet görevlilerimizin dikkatine de arz ederim.
Değil böyle yüksek mevkideki bir danışman, bürokrasinin çok daha alt katmanındaki birisinin dahi bu gibi kampanyalara ve fikir beyanına açıkça yer vermeye hakkı yoktur.
Suret-i katiyetle iddianame çıkana kadar Fatih’in programı hakkında en hafif bir yorum yapmamaya karar verdim. Bunu Cumhuriyet Savcılığı’nın çalışması için de gerekli görüyorum.
Şüphesiz bir tarihçi olarak, benden istendiği vakit her türlü mütalaaya ve ifadeye hazır olduğumu beyan etmek isterim. Arkadaşım Fatih Altaylı’yı en kısa zamanda görevine dönmüş olarak göreceğimize inanıyorum. Zira ben bırakınız Türkiye’yi, hiçbir toplumun bu gibi insanları hırpalayarak ve eriterek bir yere ulaştığını görmedim. Alem gider, gideceği yere…"
