Avrupa Konseyi Gençlik Delegesi Enes Hocaoğulları, 30 Mart’ta Avrupa Konseyi’nde yaptığı konuşma nedeniyle “yanıltıcı bilgi yayma” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” suçlamalarıyla gözaltına alındı. Gözaltı, Hocaoğulları’nın Türkiye'deki belediye başkanları ve özgürlükler konusundaki ifadelerinin ardından geldi.
Enes Hocaoğulları'nın Tutuklanma Sebebi
5 Ağustos’ta Türkiye'ye dönen Enes Hocaoğulları, Esenboğa Havalimanı’na inmesinin hemen ardından gözaltına alındı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Hocaoğulları’nın Avrupa Konseyi'ndeki konuşmasında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve diğer tutuklu belediye başkanları hakkında verdiği bilgilerin “yanıltıcı” olduğu gerekçesiyle soruşturma başlatmıştı. Ardından, tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hâkimliği’ne sevk edilen Hocaoğulları, “kaçma şüphesi” gerekçesiyle tutuklandı.

"Sözleri Suç Değil, İfade Özgürlüğüdür"
Enes Hocaoğulları'nın avukatı Mahmut Şeren, Hocaoğulları'nın sözlerinin suç olmadığını belirterek, Avrupa Konseyi gibi bir insan hakları platformunda yapılan konuşmanın önemine dikkat çekti. Şeren, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) gibi bir kurumun parçası olan Avrupa Konseyi’nde yapılan bu tür konuşmaların, demokrasi ve insan hakları çerçevesinde değerlendirildiğini ifade etti.
Avukatı, "Enes’in konuşmasında, Türkiye’deki belediye başkanlarının tutuklanması ve yaşananlar hakkında bilgi vermesi, tamamen kamuoyunun gündeminde olan bir konuya dikkat çekmesidir" dedi. Ayrıca, Hocaoğulları'nın konuşmasının sosyal medya ve diğer platformlarda da paylaşıldığını ve içeriğinin geniş bir kitleye ulaştığını belirtti.
"Enes, hakkında soruşturma açılan tarihte yurt dışındaydı. Bu nedenle evine gidildiğinde adresinde değildi. Hakimlik, bunu kaçma şüphesi olarak değerlendirdi ama dediğim gibi Enes soruşturmadan önce gitmişti ve işlerini bitirdikten sonra yakalama kararını bilmesine rağmen ülkeye döndü. Kaçacak olsa dönmezdi. Enes'in konuşması ne yazık ki bir hedef gösterme kampanyasına konu oldu. Ama burada Enes hedef gösterildi ve şiddete uğrayan Enes oldu. Onun sözleri sonucunda bir suç işlenmedi sonuçta. Kimse sokağa çıkıp yakıp yıkmadı, gruplar arasında çatışmalar çıkmadı. Ama Enes'in üzerinde, dijital ortamda Enes'in bütün yaşamı hedef alınarak, bütün yaptığı işleri, geçmişi hedef alınarak zarar göre ne oldu? Yani bu suçun bir mağduru varsa aslında bu güçleri konumunda olan Enes'ti."
“Yanıltıcı Bilgi Yayma” Suçlaması
Enes Hocaoğulları’nın tutuklanma gerekçesi olan “yanıltıcı bilgi yayma” suçlaması, Türkiye’deki mevcut dezenformasyon yasası ile sıkça gündeme gelen bir konu haline gelmişti. Bu yasaların, gazetecileri ve muhalif sesleri susturmak amacıyla kullanıldığına dikkat çeken Şeren, Hocaoğulları'nın konuşmasının özgürlük ve demokrasi mücadelesinin bir parçası olduğunu vurguladı.
Enes Hocaoğulları’nın Avrupa Konseyi’nde yaptığı konuşma, Türkiye’deki demokrasi ve insan hakları ihlallerine dair güçlü bir mesaj taşıyordu. Konuşmasında, "Türkiye'deki demokratik gerilemeden etkilenen insanların hikâyeleri"ne dikkat çeken Hocaoğulları, sokaklarda polis şiddeti ve baskılarla karşılaştığını, gençlerin artık özgürlükler için mücadele etmeye hazır olduklarını vurguladı.
Türkiye’nin Avrupa Konseyi gençlik delegesi Enes Hocaoğulları tutuklamaya sevk edildi.
Tek suçu gençliği, gençlerin sorunlarını dile getirmesi ve gençler için özgür bir Türkiye’yi savunmasıydı.
Düşman hukuku bir tek eşitlik ve demokrasi isteyenlere var! @gofortr pic.twitter.com/RSWrdvI3Kc— Av. Aysu Bankoğlu (@AysuBankoglu) August 5, 2025
Hocaoğulları'nın Avrupa Konseyi’nde yaptığı konuşma şöyle:
“Ekrem İmamoğlu, Buğra Gökce, İlker Caniklioğlu, Zeynep Kuray, Enes Hocaoğulları. Bunların sadece isim olduğunu düşünebilirsiniz ama bunlar birer hikâye. Bu ay Türkiye'deki demokratik gerilemeden etkilenen insanların hikâyeleri.
Nereden mi biliyorum? Benim adım da onlardan biri. Geçen hafta sokaklarda, bu hafta Saray'da demokrasi mücadelesi veriyordum. Türkiye'den seçilmiş değerli delegelerin görüşlerini dinledik ve yılların deneyimine sahip karar vericiler olarak onların yorumlarını dinleyebildiğim için kendimi şanslı hissediyorum.
Ancak benim durum değerlendirmem, yıllarca görevde kalmamdan değil, sokaklardan geliyor. Polis güçlerinin bize biber gazı, plastik mermi ve tazyikli su da dahil olmak üzere orantısız bir vahşet uyguladığı ilk günden beri oradaydım. Akranlarımın gözaltına alınıp sokaklarda arandığı anlarda da oradaydım.
Değerlendirmem, dediğim gibi, bir makamdan gelmiyor ama Saray'da geçirdiğim bu üç gün boyunca, Türkiye'de olup bitenlerin farkındayız, yakından takip ediyoruz ve hatta Türkiye bile uluslararası hukuk standartlarına tabi gibi birçok söz duydum. Görünüşe göre değil. Ya da tabi olmanın farklı tanımları var.
Geçtiğimiz hafta içinde gördüğüm tüm insan hakları ihlallerinin, muhtemelen çoğunuzun bir yılda görmediği, insan hakları ihlalleri olarak değerlendirilmesi gerektiğini ısrarla vurguluyorum. Gençlik delegesi olarak o hafta neler öğrendiğimi anlatayım. Gençlik artık yeter.
Artık yeter, özgürlüklerimizi geri kazanmak için sokaklara çıkmaya hazırız. Korkmayın, ne mesaj vereceğinizi bilmiyorsunuz. Mesaj hazır.
Gençlikte yatıyor. Tek yapmanız gereken bu mesajı alıp bizi dinlemeyen karar vericilere iletmek. Size şunu söyleyeyim, hem konuşmam hem de Türkiye'de demokrasiyi kurtarma konusunda zamanımız tükeniyor.
Eğer bir uyanış çağrısı arıyorsanız, işte bu. Teşekkürler.”
Yurtdışına Gittikten Sonra Neden Ülkeye Döndü?
Hocaoğulları, hakkında başlatılan soruşturma nedeniyle yurt dışında olduğu dönemde, yakalama kararını bilmesine rağmen Türkiye'ye dönmeyi tercih etti. Avukatı, Enes’in kaçma niyetinin olmadığını, aksine tüm sürecin şeffaf bir şekilde yargılanmasını istediğini belirtti. Ancak, mahkeme, Hocaoğulları'nın “kaçma şüphesi” gerekçesiyle tutuklanmasına karar verdi.