Katolik dünyası yeni papayı seçmeye hazırlanırken, cinsel istismar skandallarını belgeleyen ABD merkezli Bishop Accountability’nin açıklamaları Roma'yı karıştırdı. En güçlü adaylardan Kardinal Pietro Parolin ve Kardinal Luis Antonio Tagle hakkında ciddi ithamlar gündeme gelirken, seçim süreci büyük bir krizle gölgelenmiş durumda.
Vatikan’da Tarihi Seçim Öncesi Sarsıcı Gelişmeler
Papa Franciscus’un 21 Nisan’daki vefatının ardından gözler Sistine Şapeli’nde başlayacak olan konklava çevrildi. Ancak Katolik Kilisesi’nde halef belirleme süreci, papalık koltuğuna aday olan kilit isimler hakkında ortaya atılan cinsel istismar iddialarıyla çalkalanıyor. Taciz skandallarını sistemli şekilde arşivleyen Bishop Accountability örgütünden gelen açıklamalar, Vatikan duvarlarının ötesine sızdı.
Parolin ve Tagle Hedefte: “Felaket Olur” Uyarısı
STK’nin yönetim kurulu üyesi Anne Barrett Doyle, Vatikan’ın güçlü ismi Kardinal Pietro Parolin’in cinsel istismar belgelerini sivil makamlardan gizlediğini, Kardinal Luis Antonio Tagle’ın ise mağdurlara destek konusunda etkisiz kaldığını öne sürdü. Doyle, “Parolin’in papa olması, kilise için felaket olur” dedi ve Tagle için “sempatik ama yetersiz” yorumunu yaptı.
Doyle’un çağrısı netti:
“Yeni papa, istismarı örtbas edenlere karşı açık ve cesur olmalı. Kamuoyunun tüm dosyalara erişimi sağlanmalı.”
Papalık Seçimi Başlıyor: Beyaz Dumanı Kim Görecek?
Yarın başlayacak olan konklavda 133 kardinal oy kullanacak. Her gün sabah ve öğleden sonra ikişer oylama yapılacak. Bir adayın papa olabilmesi için en az 89 oy alması gerekiyor. Seçim başarısız olursa bacadan siyah duman yükselecek; başarıya ulaşıldığında ise Aziz Petrus Meydanı’nda beyaz duman yükselecek ve dünyaya “Habemus Papam!” (Bir Papa’mız var!) ilanı yapılacak.
Avrupa Hakimiyeti Kırıldı: Adaylar Daha Küresel
Bu yılki seçim süreci tarihi bir değişimi de beraberinde getiriyor. Seçmen kardinallerin yalnızca 53’ü Avrupa’dan gelirken, çoğunluk Asya, Afrika, Amerika ve Okyanusya'dan. Bu durum, yeni papanın coğrafi kökeni kadar dünya görüşü açısından da daha çeşitliliğe açık olabileceği yorumlarını beraberinde getiriyor.
Adaylar Arasında Kimler Öne Çıkıyor?
Pietro Parolin (İtalya, 70)
Vatikan Devlet Sekreteri. Diplomatik tecrübesi ve dengeli çizgisiyle tanınıyor. Ancak son iddialarla ağır yara aldı.
Luis Antonio Tagle (Filipinler, 67)
Reformist duruşu ve sempatik imajıyla öne çıkıyor. Ancak istismara karşı etkisiz kaldığı yönünde eleştiriler mevcut.
Peter Turkson (Gana, 76)
İlk siyahi papa olabileceği konuşuluyor. Roma’daki eğitim geçmişi ve barış diplomasi görevleri dikkat çekiyor. İsminin “Türkoğlu”na benzemesi nedeniyle “Türk kökenli mi?” sorusu sorulsa da bu yalnızca bir tesadüf.
Peter Erdő (Macaristan)
Muhafazakâr Katoliklerin favorisi. Doktrine sıkı bağlılığıyla tanınıyor.
Matteo Zuppi (İtalya)
Yoksulların ve dışlananların savunucusu olarak tanınıyor. Ukrayna krizinde aktif diplomasi yürüttü.
Jose Tolentino de Mendonça (Portekiz)
Genç ve yenilikçi bir aday. Kadınların kilisedeki rolüne dair cesur açıklamalarıyla öne çıkıyor.
Skandal Dosyaları Konklavı Gölgeliyor
Malta Kardinali Mario Grech hakkındaki örtbas iddiaları da seçim sürecine damga vurdu. SNAP ve Nate’s Mission gibi mağdur destek grupları, Grech’in yanı sıra Tagle, Erdő ve Victor Fernandez’i de kapsayan bir şikâyet dosyasını Vatikan’a sundu. Bu dosyada, bazı kardinal adayların geçmişlerinde cinsel istismar iddialarını soruşturmaktan kaçındığı ileri sürülüyor.
Tarihi Konklavda Gergin Bekleyiş
Katolik dünyası, yalnızca yeni ruhani liderini değil, aynı zamanda skandalların gölgesinden çıkabilecek bir kurtarıcıyı bekliyor. Ancak Bishop Accountability gibi örgütler, bu beklentinin ancak cesur ve şeffaf bir liderle mümkün olabileceğini vurguluyor.
