DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada, son günlerde muhalefet belediyelerine yönelik düzenlenen operasyonlara ve medya üzerindeki baskılara sert tepki gösterdi. Hatimoğulları, yaşanan sürecin sadece siyaseti değil, Türkiye’nin demokratik geleceğini ve ekonomik istikrarını da olumsuz etkilediğini vurguladı.
“Muhalefeti Tasfiye Etme Girişimi”
Operasyonların siyasi motivasyonla yürütüldüğünü savunan Hatimoğulları, şu ifadeleri kullandı:
“Muhalefeti tasfiye, belediyeleri hedef alma, medyaya baskı tam gaz devam ediyor. Bu durum yalnızca siyaseti değil, ekonomiyi de dibe sürüklüyor. Toplumun fay hatlarını tetikleyen bir süreçle karşı karşıyayız.”
“Barış Umuduna Büyük Zarar Veriyor”
Hatimoğulları, operasyonların İmralı süreci ve barışa yönelik toplumsal mutabakatı da tehdit ettiğini ifade etti:
“Türkiye barışına en geniş toplumsal mutabakatla ulaşma çabalarının sürdüğü bir dönemde, bu tür siyasi operasyonlar barış umutlarına gölge düşürüyor.”
“Asıl Dert Yoksulluksa, Hepimizi Araştıralım”
Adıyaman’da hâlâ depremzedelerin konteynerlerde yaşadığını hatırlatan Hatimoğulları, Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere'nin gözaltına alınmasına tepki gösterdi:
“İnsanlar hâlâ konteynerlerde yaşarken, çözüm üretmesi gereken belediye başkanını gözaltına alıyorsunuz.”
Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in tutuklanmasına da değinen Hatimoğulları, “Barış yanlısı Tunç Soyer tutuklandı. Bu, adaletle değil, siyasi hesaplarla açıklanabilir” dedi.

"Bağımsız Heyetler Kurulsun, Tüm Belediyeler Araştırılsın"
Hatimoğulları, sadece muhalefete değil, iktidara da çağrıda bulundu:
“Eğer mesele yolsuzluksa, gelin bağımsız heyetler oluşturalım. Başta kayyum atanan belediyeler olmak üzere tüm kamu ihalelerini inceleyelim. Bu ülkede gerçek demokrasinin yolu şeffaflıktan geçer.”
“Siyasi Baskılar Sona Ermeli, Barışın Önü Açılmalı”
DEM Parti lideri sözlerini şöyle tamamladı:
“Türkiye'nin geneline yayılacak bir demokrasi, herkes için nefes alma alanı yaratır. Siyasi baskılardan derhal vazgeçilmelidir. Bu, yalnızca bizim değil, hepimizin meselesidir.”
Hatimoğulları şunları dile getirdi:
"Oysa bu iktidarın tercih ettiği yöntem muhalefet belediyelerine bir siyasi operasyon yaparak onu farklı kılıflarla kamuoyuna aksettirmektir. Biz bunu yapamazsak, bunu başaramazsak gerçekten ne yerel demokrasi kalır ne seçimler kalır, ne seçme seçilme hakkı kalır, ne seçime inanç kalır, ne de bu ülkenin demokratikleşeceğine dair bir inancı bu topraklarda büyütebiliriz.
Ve bu nedenle diyoruz ki siyasi gerilimler artık bir rekabeti aşmış durumdadır. Toplumsal ayrışmanın ve gerilimlerin kaynağı olmaya başlamış durumdadır.
Gün hesaplaşma günü değildir. Toplumsal birlik ve demokratik ortaklığı büyütme günüdür. Gün Adana'nın bereketli Çukurovası'na, Antalya'nın portakal bahçelerine, Olimpos'una, Adıyaman'ın tarihi dokusuna, konteynerlarda yaşayan yurttaşlarımıza barışı anlatmak, demokrasiyi anlatma günüdür. Gün bu süreci onlarla paylaşma ve ortaklaşma günüdür. Muhalefet belediyelerine dönük bu furya çok acil bir şekilde son bulmalıdır.
Şimdi gözaltında olan ve daha önce tutuklanmış bütün belediye başkanları ve bu anlamda gözaltına alınıp tutuklanmış her kesimin serbest bırakılması şarttır. Bunun dışında gerçekten Türkiye'nin bir seçeneği yok. Barış, demokrasi ve özgürlük diyorsak bunların hayata geçmesi şarttır değerli arkadaşlar. Ve bakın biz bütün bu tabloyu konuşurken Türkiye'de yaşanan antidemokratik uygulamalar, bölgemizde yaşanan savaşlar, kadınlar olarak yaşadığımız birçok sorunu biz konuşurken aynı zamanda bu ülkenin yoksulluğunu derinleştiğini asla unutmuyoruz. Unutmayacağız. unutamayız da. Çünkü burada bulunan her insanın Türkiye'de yaşayan 86 milyon yurttaşımızın çoğunun evinde tenceresi kaynayamıyor."