CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kocaeli Gebze’de metro inşaatı alanında meydana gelen ve 4 kişinin hayatını kaybettiği bina çökmesiyle ilgili açıklamada bulundu.
Özel, olayın ardından yaptığı değerlendirmede Ulaştırma Bakanlığı’nı sorumlu tuttu. “Haberi duyar duymaz 6 dakika içinde ‘bakanlığımızla ilgisi yoktur’ diye yalan açıklama yapıyorlar” diyen Özel, facianın ardından yapılan açıklamaları eleştirdi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuşuyor:
"Pazar günü 6 Şubat'tı ve depremin 1000. günüydü. 1000 gündür adalet bekleyen aileler, geçim, barınma mücadelesi veren yurttaşlar, sesini duyurmaya çalışan mağdur depremzedeler var.
Deprem bölgesine yapılan her hizmet kıymetli. Ben ilk dakikalarında duyar duymaz bölgeye hareket etmiş, grubumuzla birlikte, o günkü grubumuzla birlikte hepsini bir kez daha minnetle anmak isterim.
Aramızda olmayan, şu an milletvekili olmayan arkadaşlarımızı da. 35 gün aralıksız olarak orada kalmış birisi olarak orada hangi parti olursa olsun belediyelerin gidip orada bir çorba dağıtanını da çok kıymetli görmüşüzdür."
"ÜÇÜNCÜ YILDA VERDİKLERİN SÖZÜN YÜZDE 46'SINDALAR"
"Bu ülkenin tüm kurumları orada bir şeyler yapmak için seferber oldular. Çok önemli emekler verildi. Bunların hiçbirini değersizleştirmek kimsenin hakkı da değil, haddi de değil. Ama bir yandan da deprem olduğu günün hemen 3 gün sonrasında efendim bu felaket asrın felaketidir.
Bunun altından kalkmak için devleti bilenlerin yönetmesi lazım. Şartlar kötüdür ama biz buradaki evleri bir yıl içinde yapacağız. Bir yıl sonra herkes evine girmiş olacak diye bir devlet sözü verildi.
Devletin başında bulunan Cumhurbaşkanı tarafından, AK Parti'nin genel başkanı tarafından, Sayın Erdoğan tarafından bu söz verildi. Ve insanlar aslında bütün imkansızlıklar ortadayken bu söze inanmak istediler, inandılar. Belki seçim tercihlerini değiştirdiler ve o söylenen bir yıl geldi.
Sözü veren tüm yetkisiyle işin başındaydı ama bir yıl bittiğinde 18.000 konut 650.000 konut teslim edeceğiz bir yılda demişti. 18.000 konut teslim edildi. Sözlerin 2.7'si tutulmuştu bir yıl sonunda.
Şimdi 1000. gündeyiz. 3. yıl geliyor ve şu anda 300.000'e yakın konutu teslim etmekle övünüyorlar. Verdikleri sözün yüzde 46'sıdır.
Sonra efendim biz sözü revize ettik. Biz şöyle dedik, böyle dedik. Sözümüzü 3. yıl dolunca belki biraz geçince tutacağız.
Bir kere siz söz tutmuyorsunuz. Siz 1. yılın sonunda çadırda, konteynerda kimse kalmayacak demiştiniz. Hatay'da bugün daha söz verilenlerin yüzde 34'ü teslim edilebildi örneğin.
Bugün yüz binlerce depremzede hala konteynerda ya da gurbette başkalarının yanında yaşamak zorunda kalıyor. Teslim edilen sorunlar konutlarda altyapı sorunları şikayetler bitmiyor. Okullar, sağlık merkezleri halen daha konteynerlarda hizmet veriyor.
Ülkede ekonomik kriz var. Deprem bölgesinde çok daha ağır şekilde de hissediliyor. İşletmelerin halen daha yarısı faal değil."
"DEPREMZEDELER 1000 GÜNDÜR ADALET ARIYOR"
"Ama bir yandan borçlar için mücbir sebep süresi 30 Kasım'da dolacak. Esnaf daha dükkanını açmadan vergi dairesine çağırılacak, eski borçları ile ilgili. Diğer yandan rezerv alan mağduriyetleri, rahatsızlıkları, şüpheleri halen daha ortada duruyor.
Depremzedeler 1000 gündür adalet arıyorlar. Yıllardır sonuçlanmayan davalar, oyalama taktikleri, yurt dışına kaçanlara kırmızı bülten çıkartmanın maliyetleri, diğer taraftan kamu görevlilerine verilmeyen yargılanma izinleri yakınlarını kaybetmiş, bütün ailesini kaybetmiş, acılı depremzedelerin bir kez daha yüreklerini yakmaya devam ediyor. Bölge milletvekillerimizle, tüm milletvekillerimizle, belediyelerimizle hep orada olduk.
Hatay depreminin ertesinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hatay'la ilişkilendirildi. Oradaydılar. Sayın Ekrem İmamoğlu inanılmaz bir mücadele verdi. Sayın Mansur Yavaş Kahramanmaraş'a Ayaş'a sahip çıkar gibi sahip çıktı.
Ve bütün belediye başkanlarımız teker teker saymayacağım. Ama her birisi elini deprem bölgesinden hiç çekmediler. Bunun yanında şu anda da halen daha yapılacak çok iş var. Biz davaları da takip etmeye, adaletsiz kararların yeniden yargılanması için gelecekte üzerimize düşen sorumluluğu almaya ve depremzedelerin hiçbir sorununu ortada bırakmamaya gayret edeceğiz."
"SINDIRGILILARA SAHİP ÇIKIYORUZ"
"Ben bütün bölgedeki hem Cumhuriyet Halk Partisi örgütümüze, hem oraya koşan tüm belediyelerimize, tüm örgütümüze, hem de bölgeye katkı sağlayan hangisi siyasi görüşleri olursa olsun oraya emek veren herkese bir kez daha teşekkür ediyorum. 6 Şubat depreminde kaybettiklerimizi de bir kez daha rahmetle anıyorum. Aramızda Sındırgı Belediye Başkanımız sevgili Serkan Sak var.
Bir kez daha onun şahsında Sındırgı'ya ve civarına geçmiş olsun demek isteriz. 10 Ağustos'ta 6.1 şiddetinde en büyüğü olmak üzere 12.000 deprem yaşandı. Daha dün 4.9'luk deprem yaşandı. Sındırgı'da 4.9'luk deprem oldu. Kilometrelerce uzakta İstanbul'da hepimizin yakınları, hepimiz endişeye sevk olduk.
Oysa Sındırgı 12.000 depremle sallandı ilk günden bugüne kadar. Başkanımız bir taleple Ankara'da. Biz bu talebin sonuna kadar arkasındayız. Grubumuz bunu hem bu hafta meclis gündemine taşıyacak hem gerekli kanun teklifleri hazırlandı. üzerinde diğer gruplarla mutabakat aranacak. Sındırgı'nın Afet Bölgesi ilan edilmesi isteniyor.
Zararların karşılanması için, yapı denetleni denetimlerinin acilen yapılması için ve Sındırgı'ya gerçekten devletin şevkatli elinin ulaşması için. Biz de Serkan Sak Başkan'ın ve Sındırgı'daki tüm Sındırgılıların bu talebine sahip çıkıyoruz. Kendisine sonuna kadar destek veriyoruz.
Malum Gebze'de bir şehircilik skandalı yaşanıyor. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin başlattığı, sonra Ulaştırma Bakanlığı'na devredilen bir metro inşaatı var ve bu metro inşaatında 7 katlı kendisi sağlam olan bir bina maalesef yıkıldı, devrildi ve dört yurttaşımızı kaybettik orada.
Sonrasında 21 bina, 28 iş yeri tahliye edildi. Ve ardından daha olay sıcakken erken iletişim iyidir diyerek Ulaştırma Bakanlığı hemen konunun bizimle ilgisi yok dedi, çıktı kenara.
Oysa geçen sene Temmuz ayında Makine Mühendisleri Odası'nın sorularla güçlendirdiği bir raporu çıktı ortaya. Diyor ki burada metro yapıyorsunuz, zemin zayıf. Bu inşaat bu apartmanların altındaki zeminde kayma yaratabilir.
Çalıştınız mı, baktınız mı, evleri boşaltmayı düşünüyor musunuz? Kaç taneye boşalttınız? Burada kentsel dönüşüm düşünmüyor musunuz?
Hiç kimse kıymet vermemiş ona. İlk önce bina çökünce o binaya özel bir şeydir, bizle ilgisi yok metromuzla dediler.
Ama şimdi anlaşılıyor ki bütün bir mahalle o metro inşaatı yapılırken doğru tedbirler alınmadığı, doğru özen gösterilmediği için büyük bir felaketin kenarından dönmüş.
Ama tabii nasıl bir felaket yaşandığında tek amaçları…
Eğer örneğin düşünün Kocaeli Büyükşehir Belediyesi CHP'nin olsaydı. Metro inşaatını da o zaman Ulaştırma Bakanlığı üstlenmez tabii. Kendi imkanlarıyla Kocaeli Büyükşehir Belediyesi yapıyor olsaydı. Bu çöküş olmuş olsaydı, sabah 6'sında hangi Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanının, belediye meclis üyelerinin, bürokratların sabah kapılarını kırarak girip alacaklardı?
Şimdi haberi duyar duymaz 6 dakika içinde bakanlığımızla ilgisi yoktur diye yalan açıklama yapıyorlar. Biz hem orada ölen dört vatandaşımızın adalet sağlansın isteyen ailelerinin sonuna kadar yanında olacağız.
Ama bu çiftli, ikili hukuk sistemini Kartalkaya'da yangın oluyor. Hepimizin içi yanıyor. Sabahın 9'unda bana il başkanım, milletvekilim, belediye başkanım 55'in üzerinde şu ana kadar yitirdiğimiz canımız var diye bilgi veriyorlar
O gün birisi Ankara İl Kongresi yapacak Sayın Erdoğan. Partisine katılan bir milletvekiline rozet takacak. O ana kadar rakamı 5'te tutuyorlar."
"NAL GİBİ YAZIYOR TURİZM BAKANLIĞI'NA RUHSATLIDIR"
"Rozet takılıyor, tören yapılıyor, alkış kıyamet bitiyor, yüzler gülüyor, dönüyorlar ve sonra açıklama geliyor. Vefat sayısı 60'a ulaştı diye.
Böyle bir ülkede yaşıyoruz ve orada o yanan Kartalkaya'da yanan otelin kapısında nal gibi yazıyor. Turizm Bakanlığı ruhsatlıdır. Burayı denetlemeye Turizm Bakanlığı yetkilidir diye.
Turizm Bakanı, bakan yardımcısı, altındaki dünya kadar bürokrat bilir kişi raporuna göre birinci dereceden suçlu o bilir kişi raporunu teslim almıyorlar Ankara'dan gelen telefonla. Bilir kişi raporuna korsan diyorlar. Esas bizati kendisi korsan başka bir heyet oluşturuyorlar ve almadıkları rapora diyorlar ki buradan bakanlığı çıkar yerine Bolu Belediyesi yaz.
Bilirkişi diyor ki ya nasıl yazalım? Belediye sınırları dışında yaz sen. Yazmayıp imzaladıkları raporu teslim almıyorlar. O raporu defalarca burada konuştuk. İkincide belediyeyi de dahil ediyorlar. Belediyenin eri vicdani sorumluluk denerek ağırlaştırılmış müebbet hapis aldı.
Çünkü o otele gitmişsin eksiklikleri görmüşsün. Sonra başvuruyu çekmişler. Bunu gidip bildirmemişsin diye itfaiye eri ağırlaştırılmış müebbet alıyor. Turizm Bakanlığı önce sorumluların yargılanmaması için soruşturma izni vermiyor. Danıştay'a gidip Danıştay'dan bozduruluyor, soruşturma izni alınıyor. Ama onlar daha soruşturmaya dahil edilmedi. Tek soru sorulmadı. Olayın sıcaklığında bir kısım sanık açısından aileleri tatmin edecek mahkeme kararı veriliyor. Ama esas sorumlular."
"TURİZM BAKANI YÜCE DİVAN'DA YARGILANACAK"
"Turizm Bakanı'nın kendisi zaten onun için burada inşallah milletimiz yeteri kadar milletvekilini verip gelecek dönem onun yüce divanda yargılanmasını sağladığımızda adalet onun üzerinden bir kez daha tecelli edecek.
Turizm Bakan Yardımcısı alttaki üst düzey sorumlular esas o meselenin sorumlularının hiçbirisini yargılatmıyorlar, yargılamıyorlar, zamana bırakıyorlar. Ve olacağını söyleyeyim Soma Kartalkaya gibi bir ayda, bir buçuk ayda yargılama yapılsaydı Soma'da 300'er tane ağırlaştırılmış müebbet ya da müebbet çıkardı. Yaydılar 5 buçuk yıla kişi başına 5 gün yattılar. 5 gün öldürdükleri kişi başına 5 gün yattılar. O yüzden şimdi de adalet Turizm Bakanı'nın koruduklarını, kayırdıklarını, sakladıklarını zamana yayarak böyle bir akıbete getirecekler. Ama buradan size söylüyorum. And olsun ki and olsun ki ne bu Turizm Bakanı'nın, ne o yetkililerin, ne Soma'yı yakanların ne Ermenek'teki sorumluların Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında yakasını bırakmayacağız. Yeniden yargılanacaklar. Yeniden yargılanacaklar."
"GALATA KULESİNE ÇÖKECEKLER"
"Millet krizden, adaletsizlikten perişan durumda ama Adalet ve Kalkınma Partisi'nin derdi bu hafta bu yüce çatı altında Vakıflar Kanunu, Vakıflar Kanunu. Ne yapacak Vakıflar Kanunu'yla?
Şöyle bir şey yapacak Vakıflar Kanunu'yla. Eğer bir binada geçmişte olup şimdi yöneticileri olmayan, dolayısıyla vakıflar tarafından yönetilen bir vakfın bir binada bir çivisi varsa o bina Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne geçecek.
Ve bundan sonra orada kalacak. O burayı kiralarsa da artık ihaleye mihaleye ihtiyaç duymayacak. Kiralama yetkisi ihale süreçleri devre dışı bırakılarak yapılacak.
Baktığınızda bir anlam veremiyorsunuz. Ne yapmaya çalışıyor bunlar diye. Bakın ne yapmaya çalıştıklarını söyleyeyim. Bu kanuna göre Galata Kulesi'ni Cenevizlilere vermeleri lazım da. Cenevizliler Galata Kulesi'ni yapmış. Galata Kulesi 1453'ten sonra Osmanlı'ya geçmiş. Galata Kulesi o günden bugüne kadar yanmış, çatısı yıkılmış, yapılmış.
1960'ta en son hali verilmiş ama İstanbul'un gözbebeği bir yer. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeydi. İBB AK Parti'deyken yıllarca İstanbul Büyükşehir'deydi. Giren her turistten alınan yerli yabancı turistten giriş ücretleri İBB'ye kalıyordu. İBB de onunla hizmet yapıyor. Ta ne zamana kadar?
2019'da Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir'i kazanana kadar. 2020'de gittiler. Galata Kulesi'ne çöktüler ve İBB'den aldılar. O gün bugün yargı süreci sürüyor.
Yargı sürecinin tamamı İstanbul Büyükşehir haklı görüyor. Kararlar çıktı, onandı durdu. An meselesi Galata Kulesi tekrar İstanbulluların olacak. Turizm Bakanlığı çöktü ya oraya.
Oradan gelen gelirle İstanbul'a hizmet yapılacak. Yere Batan Sarnıcı ne haldeydi? İBB ne hale getirdi gördünüz. Ziyaretçi sayısı nasıl onlarca kat patladı gördünüz. Oraya giren ziyaretçilerden alınan paralar var. Ama yere Batan Sarnıcı'nda da bir vakfın çivisi var. Orayı da Kültür Bakanlığı'na alacak.
Amaç hani vergi borçlarını, SGK'yı faiziyle bir seferde belediyelerden alıp belediyeler maaş dağıtamaz, çöp toplayamaz hale gelsin de CHP belediyeciliği gözden düşsün.
Aman millet yerel seçimde verdiği oy verdiği CHP'ye genelde de destek vermesin ucuzluğu var ya o kolaycılık var ya, o edepsizliğin kanun metnine dönüşmüş halini görüşüyor meclis. Galata Kulesi'ne çökmek için vallahi Cenevizlilerden kurtarmak daha kolay olmuştu AK Parti'den kurtarmakta. Vallahi Fatih Sultan Mehmet Fatih Sultan Mehmet Manisa'dan çıktı yola, Edirne'ye vardı paytahtta. Döktürdü kocaman topları, yaptı hesapları, yürüttü gemileri, aldı İstanbul'u senin hakkındır dediler. Senin hakkındır."