Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki grup toplantısında konuşmaya başladı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli:
"Değerli arkadaşlarım, uzun süredir dile getirdiğimiz temiz siyaset, temiz toplum, temiz yönetim gayesi artık ertelenemez mecburiyet ve mükellefiyettir. Siyaset alanının aklanmaya ve arınmaya çok ciddi ihtiyacı vardır. Gördüğümüz kadarıyla mahalli yönetimlerde tuz kokmuştur. Emanet ziyan edilmiş. Milletin irade ve güveni hiçe sayılmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi'nin yönetim altında bulunan belediyelerin yolsuzluk ve rüşvet batağına saplanması demokrasi nimetinin ve millet emanetinin göz göre göre çeteleşmiş bir zihniyet eliyle çiğnenmesi bu partiyi neredeyse organize suç şebekesine çevirmiştir. Hepimizi hayrete düşüren herkese bu da mı olmuş dedirten gayri ahlaki ve gayri hukuki ilişkiler teker teker deşifre edilmektedir. Cumhuriyet Halk Partisi'nin Adana ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanları ile Adıyaman Belediye Başkanı yolsuzluk ve rüşvet operasyonları sonucunda yakayı ele vermişler. Kirli çamaşırları da ortalığa dökülmüştür. 1990'lı yıllarda patlayan içki skandalının kat be kat büyüğü mevcut CHP yönetimini sarıp sarmalamıştır. Cumhuriyet Halk Partisi bir hasta ağaç gibi ilkbaharının ve yazın bereketine rağmen ne filiz sürebilmekte, ne de yaprak açabilmektedir. Bu partinin çarkı derin bir boşluğun içinde de kuru bir gürültüyle dönmekten başka bir şeye yaramamaktadır. Emanete sahip çıkmayanlar erdemden bahsetmemelidir. Çalan, çırpan milletin kesesini, devletin kasasını boşaltan müflis ve müfsit zihniyetlerin adalet ve hukuk sözleri neyse suya yazılan yazı odur. Bunların siyaseti coşkun bir sele takılmış kupkuru tahta parçası gibidir. İçi alaca, dışı karaca olanların ikbal hırsı gözlerini kör etmiştir."
“MASUMİYET KARİNESİ ESASTIR”
"Ateş olmayan yerden duman tütmeyeceğine göre bunun yanında bir şeyin şuuundan beter olduğu da göz önüne alındığında CHP'li belediye başkanlarının ve diğer faillerin üzerlerine atılı suçlamalar karşısında hesap vermesi kuşkusuz gerçek hukuk güvenliğinin ve hukuk üstünlüğünün sonucudur. Şunu da biliyor ve devamlı söylüyoruz.
Suçluluğu mahkeme kararıyla saptanıncaya kadar kimsenin suçlu sayılamayacağı anayasa hükmüdür. Ayrıca masumiyet karinesi esastır. Adalet bir hakkın hakliye iadesidir. Hazreti Mevlana'nın dediği üzere ağaca su vermek adalet dikene su vermek zulümdür. Adalet bir nimeti yerine koymak zulüm ise yerinden söküp atmaktır. Cumhuriyet Halk Partisi ağaca su vermişse kaygı ve korku duymasına gerek yoktur. Ancak dikene su vermişse bunun bedelini sonuna kadar ödemelidir."
"İDDİANAMELER EN KISA SÜREDE TAMAMLANSIN"
"Açıklanan delillerin çoğunun gizli tanık ve iftiracılara dayandığı ileri sürülerek Türk yargısını yıpratmak haksızlık ve maksatlı bir saptırmadır. CHP'li belediye başkanlarında dönen kanun dışı dolapları ifşa eden ihbarcılar ve itirafçılar yine CHP maskesi takanlardır. Bize göre bahse konu yargı süreçlerinde iddianameler süratle süratle hazırlanmalı kovuşturma safhaları eksiksiz ve etkin şekilde idame ettirilerek olabilecek en kısa sürede tamamlanmalıdır. Soruşturmalarda görev alan Cumhuriyet savcılarına güvenimiz tamdır ve gece gündüzlü çalıştıkları da bellidir. Yargı süreçlerinin siyasi kutuplaşmayı beslemesi sosyal ve ekonomik sorunları doğurması muhtemel bir akıbettir. Bu nedenle yargısal süreçlerin uzaması sakıncalıdır ve buna gerek yoktur. Adli tatil yakında başlayacaktır. Eylül ayının ilk haftasıyla beraber hızlanan yargı süreçlerinin hitamında bu ağır yükü ülkümüzü ülkemizin gündeminden çekip çıkaralım. Kim suçlu, kim masum? Masum görüp görüp öğrenelim."
ÖZEL'İN TRT ÇAĞRISINA DESTEK
"Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı duruşmaların televizyon ekranlarından canlı yayınlanmasını talep etmişti. Madem bu talebinde ısrarlıdır. Madem milletimizin her şeyi birebir takibinden yanadır. O halde biz de bu beklentinin makul ve meşru değerlendirilerek akkoyunun karakoyunun mahşeri vicdandan vicdan huzurunda tefrik ve teşhir edilmesini ümit ve temenni ediyoruz. Türk milleti gerçekleri görsün gerçekleri bilsin. Hükmünü de ona göre versin diyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ile birlikte suçlamaların odağında bulunan şahıslar Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğunu asla unutmamalıdır. Devletin varlığı hukukla kaimdir. Hukuka güvenmeyenlerin orman hukukuna özenmeleri, laçka imalarla tehlikeli ifadelerle iç barış ve huzur ortamını yıkmanın hesabını yapmaları bir şuursuzluk alameti psikolojisidir.
Şu sözler ne yazık ki Cumhuriyet Halk Partisi'nin başındaki zata aittir. “Sokağa davet edeceğim günü ben bilirim. Bana bu milleti sokağa davet ettirme. Ondan sonra Mısır'daki meydanı izlediğiniz gibi izlersiniz”
İsmin özgür. Türkiye'de özgür bir ülkedir. Öfke kontrolünü kaybettiğini stresle başa çıkamadığını ölçüyü kaçırdığını görüyorum.
Sokağa çıkabilirsin. Sokakta gezebilirsin. Sokakta hayal kurabilirsin. Germeye, gerginlik üretmeye mahal yoktur. Elini tutan yok, önüne geçen yok. Önüne çıkacak yok. Haydi buyur sokak sokak gez de görelim. Boyunun ölçüsünü alalım. Ama bu sokak merakı seni suça sevk ederse karşında Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk milletini bulursun.
Bunu da ufalanmış aklından sakın ola çıkarma. Merhum Necip Fazıl Kısakürek bakın kaldırımlar isimli şiirinde ne demişti."
“devletin başı terörsüz Türkiye'yi gerçekleştirmekle mükelleftir”
"Terörsüz Türkiye artık bir devlet politikası haline gelmiştir. Dolayısıyla devletin başı terörsüz Türkiye'yi gerçekleştirmekle mükelleftir. O sebepten dolayı Sayın Cumhurbaşkanımızın bu çabalarında her daim yanında ve arkasında olacağız. Onu yalnız bırakmayacağız. Terörsüz Türkiye'yi yeni yüzyılın taçlandırarak Türkiye'ye şeref katacağız."